23 Mart 2011 Çarşamba

Kadir Has Üniversitesi'nde iletişim sektörünü masaya yatırdık.

















Dün çok sevdiğim dostlarımla Kadir Has Üniversitesi'nde paneldeydim. Panelin yöneticisi ve aynı zamanda Kadir Has Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Hakan Tunçel, COLIN'S Kurumsal İletişim Müdürü Sevda Malkoç ve Yapı Kredi Bankası Stratejik İletişim Direktörü Uğur Nalbantoğlu.

Uğur Nalbantoğlu açılışı yaptı. Uğur her zaman olduğu gibi derin bilgi, araştırma ruhu ve farklı yaklaşımı ile dijitalin iletişim dünyasında yarattığı değişimi anlattı. Verdiği bir örnek düşündürücüydü: "Bugün Youtube MTV'yi yıktı. Youtube aynı zamanda bir müzik kanalı." Tüm anlatımı, üzerimize dalga dalga gelen gelecek üzerineydi. Nitekim sözlerini Joel Barker'ın nefis sözü ile bitirdi: "Geleceğinizi siz şekillendirmezseniz, başkası şekillendirir." Bu söz bana Peter Drucker'ın bir başka sözünü hatırlattı: "Geleceği tahmin etmenin en güzel yolu, onu yaratmaktır." Umarım üniversitedeki genç arkadaşlarım Uğur Nalbantoğlu'nun sözlerini dikkatle dinlemişlerdir. Öyle ise, gelecek onların olacaktır.

Sevda Malkoç da, o harika anlatım tarzı ile "Kurumsal İletişim" nedir, ne değildir, anlattı. Kurumsal iletişimin dokunduğu bütün alanların altını çizdi. Sevda'nın katılımcılara aktardığı en önemli ruhun bu işin kitabı ve uygulamasının birbirinden farklı olduğu idi. Aramızda Dr. Hakan Tunçel ile beraber tek iletişim okumuş yönetici olarak, okudukları ve gördükleri arasındaki farkı çok net çizdi. COLIN'S'in "Değiş. Geride kalma." temalı reklam kampanyasında COLIN'S Kurumsal İletişim Departmanı'nın rolünü anlatırken izleyenlere arka planda verdiği mesaj çok netti: "İşinizi sevin ve özen gösterin." Sevda'nın panele kattığı bir diğer renk de, panelistler arasında tek saçlı kişinin kendisi olması idi:)

Bana gelince, hem Uğur'un anlattığı köşeden, dijital dünyanın hayatımıza kattığı geniş bilgi kaynakları; hem de Sevda'nın anlattığı köşeden iletişim birimlerinin marka kültürüne olan katkısını dikkate alarak, tek yapmamız gerekenin "işimize aşk katarak stratejiye odaklanmak" olduğunu anlatmaya gayret ettim. İhtiyacımız olan şeyin, ne kadar yaratıcı olursa olsun bölük pörçük fikirlerle iş yapmak değil, strateji kültürüyle çalışmak olduğunun altını çizdim. Bu nedenle Marka Strateji Modelim MUST'ı anlattım.

MUST'ın felsefesi zaten çok basit:

Bariyerlerini tepsit et. Stratejik gerekliliklerini belirle. Oyun planını yap. Ölç!

2 yorum:

Adsız dedi ki...

must'ı eliyahu m. goldratt'ın amaç kitabında ki sürekli iyileştirme modellemisine benzetiyorum, tespitler çok yerinde hocam, keşke haberdar olabilseydim çok ilgi çekici bir konferansmış.

Hakan Senbir dedi ki...

haklısın Burak buradan haber verebilirdim ama bu blogger olayı yordu beni:) şimdi wordpress altyapısı ile yazıyorum bilgine. sevgiler
www.hakansenbir.wordpress.com