22 Mart 2011 Salı

Dünyada hava yolları iletişim stratejisi; Türk Hava Yolları, Atlas ve Pegasus.

Bugün Kadir Has Üniversitesi'nde çok değerli dostum Dr. Hakan Tunçel'in yönettiği bir panele konuşmacı olarak katıldım. MUST strateji modelini anlatırken verdiğim örnek, "Feel like a star" global marka stratejisinde emeklerim olan Türk Hava Yolları idi.

Türk Hava Yolları ile çalışmaya 2006 yılında başlamıştım. Türk Hava Yolları'nın "Global network hava yolu olmak" şeklinde çok net bir vizyonu vardı. Bu vizyon için tam 3 yıl çalıştım. 2007 yılında Türk Hava Yolları'nın sahip olduğu bariyerleri hedef kitle zihninde nötralize eden "dev" filmi, 2008'de Star Alliance ve 2009'da Kevin Costner filmleri... Türk Hava Yolları'nın bugün vizyonu aynı. Çünkü "Star" temalı iletişim stratejisine devam ediyor. Bunun altındaki desteği de kuvvetli. Skytrax raporları dünyadaki 4 yıldızlı hava yolları içinde en iyi hizmet verenlerden biri olarak Türk Hava Yolları'nı gösteriyor. Dolayısıyla Türk Hava Yolları vizyona ulaşana kadar "star" teması üzerinde, hatta sonrasında da ısrar edebilir. Umarım eder, zira bu vizyon doğru bir vizyon.

Bugünün havacılık sektöründe "orta karar hava yolu" olarak kalmanızın hiçbir anlamı yok. Havacılık büyük bir hızla konumlama açısından polarize oluyor. Dolayısıyla ya "global network" olacak ve premium seviyeden fiyatlayacaksınız, ya da "low cost carrier" olacak ve yolcularınızı en düşük fiyattan uçuracaksınız. Bu işin ortası yok!

Doğrulardan birini Türk Hava Yolları yapıyor ve "global network" konumlaması üzerine yoğunlaşıyor.

Öteki doğruya gelince Atlas ile Pegasus arasında sıkı bir mücadele var.

Şu an televizyon kanallarında Pegasus reklamları dönüyor. Pegasus kurucusu Ali Sabancı'nın oynadığı reklam filminde Pegasus "Türkiye'de havacılığı biz başlatmadık, ama kurallarını biz değiştirdik" mesajıyla, çok ucuza güvenli uçuş mümkündür mesajı veriyor. Bir basın açıklamasında Ali Sabancı uçaklara su alırken bile hesap ederek aldıklarını söylerken, ezcümle uçan restoran hizmeti değil, güvenli uçuş hizmeti verdiklerini ifade etmişti. Bunu anlayabiliyorum ve Türk Hava Yolları deneyimimden biliyorum ki, 1 kilogramlık nazar boncuğunun uçağa gider olarak dönüşü, yılda 14.000 dolarlık yakıt tüketimini. Dolayısıyle "low cost carrier" olarak konumlanacaksanız, kılı kırk yarmanız gerekli. Aldığınız yüke de dikkat edeceksiniz, verdiğiniz yiyecek miktarına da. Gelecekte "low cost carrier"lar yolcuları tartarak bilet fiyatlarlarsa şaşırmam.

Atlas da boş durmuyor. Papuç pahalı. "Ucuzum ama konfordan ve hizmetten taviz vermem" diyor. Son reklam kampanyasındaki "sakın hosteslerimize para teklif etmeyiniz, bizde yiyecek bedava", "birkaç koltuk daha koyalım diye konforunuzdan taviz vermedik" mesajları bu konumlamayı destekliyor.

Özetle havacılıktaki tüm konumlama koltukları doldu. "Global network hava yolu" konumlamasının şampiyonu belli. "Low cost carrier" konumlamasının şampiyonunu ise zamanla göreceğiz. Ben Pegasus'un daha yakın olduğunu düşünüyorum.

Hiç yorum yok: