8 Ekim 2010 Cuma

Statü Endişesi ve Reklamda Statü

Statü endişesi insanın içini hala eskisi kadar kemiriyor mu? Alain de Botton bu yönde bir kitap yazmıştı. Kitabın özetini "Allah kimseyi gördüğünden geri koymasın" olarak da özetleyebiliriz :) Ama biraz derinleşirsek, Botton insanların çevre tarafından kabul görme arzusunun ölümcül olabileceğini, hatta bunun aşk sınırında bir duygu olduğunu anlatıyor kitabında. Cinsel aşkın yanında çevre tarafından beğenilme duygusunun çok yüksek bir duygu olduğunu ifade ediyor. Alain de Botton bu kitapta Tocqueville'den de alıntı yaparak "Eşitsizlik, toplumdaki genel kural olduğunda, büyük eşitsizlikler hiç dikkati çekmez. Ancak her şey aşağı yukarı birbirinin dengi olmaya başladığında en ufacık farklılıklar bile göze çarpar." diyor. Devam ediyor: "Bill Gates kot pantolon giyiyor. Biz de kot pantolon giyiyoruz. Bu adamın, dış görünüş olarak bize benzemesine karşın yeryüzündeki en büyük şirketin başındaki adam olduğunu hatırlamak için kendimizi dürtmemiz gerekiyor her seferinde. Bence on yedinci yüzyılda yaşayan bir adamın XIV. Louis kadar zengin olması ne kadar zorsa, bugün bir adamın Bill Gates kadar zengin olması da o kadar zor. Ama mesele şu: Bugün Bill Gates kadar zengin olabileceğimiz düşüncesi ruhumuzu kemiriyor. Çünkü daha güçlü bir olasılıkmış gibi görünüyor. Teknolojiye dair bir iki parlak fikre sahipseniz, sizin de Microsoft dengi bir şirket kurabileceğiniz fikri aşılanıyor. Bu olasılıklar bolluğu fikri, bizde dur durak bilmeden uğraşıp didinme isteği uyandırıyor."

Trendwatching bu durumu Statusphere olarak yayınladığı bir trendle açıklamıştı. MediaCat de Ekim sayısında pek çok kategoride statü durumunu markalar bazında ele almış.

Şimdi kapitalismin köşeye sıkıştığı, teknolojinin beraberinde getirdiği yeniliklerin, insanların birbirine bağlı olma durumunun ve lüksün tabana yayıldığı bu yeni dünyada statüye dair anlayışı çok daha derin irdelemek gerekiyor. Bir anti-ütopya devleti dünyaya hakim olmadığı sürece statü mutlaka var olacak? 451 Fahrenheit, Biz, Cesur Yeni Dünya ve 1984'ü okuyup, izleyenler gayet iyi bilirler ki, anti-ütopya dünyasında bile totaliter bir statü anlayışı hakimdir. Statü daima var olacaktır. Ama anlamı ve ölçütleri ne olacak? Reklam sektörünü derinden etkileyecek olan bu sorunun cevabı hala verilemedi.

Statüye dair bugün bütün bilinenlerin metamorfoza uğradığına inanıyorum. Bu nedenle statüye dair sorulan soruların neredeyse tamamı yanlıştır. Bazı otomobil markalarına Japon, Kore ve Çin Mercedes'i diyen anlayış, zamanla yerini bugün için inanılmaz olan bir platforma bırakacak. Yeni dünya kesinlikle yeni bir statü anlayışına gebe. Roma dizisini seyredenler bilir; asillerle köleleri ayıran çizgide o zamanlar sadece birkaç balya saman ve meşale vardır. Yirminci yüzyılda ise bu izgi inanılmaz derecede açılmıştı. Bugün tekrar Roma devrine dönüyoruz. Kişilerin banka hesapları farklı sıfırlar taşısa da teknoloji farklı anlamlarda insanları eşitliyor. Bugün hemen hemen herkes Bill Gates'in giydiği denimi giyebilir. Steve Jobs kendi tüketicilerinden farklı bir iPad kullanmıyor ya da başkanların içtiği özel bir Coca Cola yok. Bu durum otomotiv sektörünü bile derinden sarstı.

Statü devrimi oldu da, sadece henüz adı konmadı. Reklamcılık ise bu anlamda büyük keşifler yapmadı henüz. Teorinin adını koyan ve bunu pratiğe döken reklamcılıkta yeni bir çağ açacak.


Hiç yorum yok: