8 Temmuz 2010 Perşembe

Pazarlamada "Türkan Şoray Kanunları" ne derece çalışır?

Türkan Şoray Yeşilçam'a kendi kanunlarını kabul ettirmiş bir sanatçı. Üstelik sadece Yeşilçam değil, Türkiye kabul etti bu kanunları ve saygı duydu. Kişilerin bireysel duruşları geniş kitlelerce kabul edilebilir.

Ama markalar?

BestBuy Türkiye'ye gelmeden önce bana yıllarca gibi gelen haberler çıktı. "BestBuy geliyor", "BestBuy bu yıl gelmiyor", "BestBuy gelecek yıl gelecek", "BestBuy Türkiye'yi üs olarak kullanacak" vs vs. Sonunda BestBuy geldi ama gelmeden önceki ışığa sahip mi, bir düşünmek gerek.

Sephora da öyle. "Geliyorum" dedi, gelmedi. "Yeri beğenmedim" dedi. "Seneye kesin" dedi ve nihayetinde geldi. Geldi ama "geldim, geliyorum" derken yarattığı ışığa o da sahip değil.

Şimdi de H&M aynı hareketleri yapıyor.

"Geliyorum, geleceğim, yer beğeniyorum, az kaldı" gibi tansiyonu yüksek tutan "ön pr" faaliyetleri tüketici doğasına uymuyor. Perakende artık böyle anlık hareketleri kaldırmıyor; tüketicinin aklını ve heyecanını sürekli cezbetmek gerekiyor. Çünkü tüketici zaten korkunç bir seçme paradoksu yaşıyor ve sonuçta gelen altı üstü bir mağaza. Elbette açılış öncesi yüksek bir heyecan yaratmak son derece önemli ama bunun bir dozu var ve bu konuda kantarın topuzunu kaçırmamak gerek. Çünkü bazı markalar bunu yaparken davranışlarını kendi kurumsallıklarına dayandırıyorlar. Kimisi etrafında rakip görmek istemediğini, kimisi 5.000 m2'den aşağı mağaza açmayacağını, kimisi başka sebepleri katı kurallar olarak ortaya koyuyor.

Tüketicinin artık kural mural dinlediği yok. Yaşamak istediği tek şey deneyim.


2 yorum:

Unknown dedi ki...

Tüketicinin kalbinde yer etme dönemi içindeyiz artık.

Pazarlamanın,ürünü ve markayıfark ettirip tüketiciye o deneyimi yaşatma arzusuyla çalışmayı gerektirdiği ve kuralları buna göre belirlediği bir dönemi yaşıyoruz.Marka olmanın aslında ne büyülü ne ışıltılı bir değer olmasından çok,insanları buluşturduğu ortak bir bileşimden sözedersek,abartılı bir yaklaşım içinde olmadığımızı görürüz.
Bütün söylediklerinize katılıyorum üstad

Hakan Senbir dedi ki...

Kesinlikle. Marka artık yere indi:)