10 Temmuz 2010 Cumartesi

Yerimizde saysak daha mı iyi acaba?

İlerlemek iyi bir şey mi? Bu soruya "bilmiyorum" diye cevap verdirecek bir kitap "ilerlemenin kısa tarihi."

Yazarı Ronald Wright bir arkeolog. Kitap Gauguin'in "Nereye gidiyoruz" sorusuyla başlıyor. İnsanlığın bir zıpçıktıdan başka bir şey olmadığını söyleyen H.G. Wells ile devam ediyor. Kaba saba bildiğimiz Neandertal ve Cro-magnon'lardan dem vurarak bugüne ulaşmakla kalmıyor; yarına uzanıyor. İnsanın uzmanlık alanının beyni olduğunu söyleyen Wright, bu beynin nasıl bir dünyaya sebep olduğunu fakirliğin geldiği sınır ve bunun sonucunda doğan savaşlarla anlatıyor.

Avustralyalı biolog Tim Flannery'nin sözlerine atıfta bulunup, insanı "gelecek yiyici" olarak tanımlayan kitap öte yandan insanı son derece "tahmin edilebilir" bir yaratık olarak tanımlıyor. Çünkü aynı insan gemilere atlayıp Yeni Dünya'yı keşfettiğinde çok benzer buluşlarla karşılaşmıştı. Elbiseler, mabetler, tekerlek ve katliamlar orada da vardı.

Sosyalist mesajlar veren Wright, ilerleme tarihinin en üstünde efendiler, onun altında serfler ve en tabanda kölelerin olduğunu ve bunun hiç değişmediğini ifade ediyor. Lord kelimesinin etimolojisinin loafward (ekmek bekçisi) kelimesine dayandığını ve bunun da "ekmek dağıtan" anlamına geldiğini söylüyor.

İşte bütün mesele burada başlıyor. Neandertal ve Cro-magnon'luğu aşmış modern insan önce Lord'una şürkrediyor, sonra zenginlik onu cezbetmeye başlıyor ve ilerleme isteği duyuyor. Çünkü daha fazla seks, daha fazla yiyecek, daha hızlı otomobil, daha yüksek binalar, iktidar, ayrıcalık insanı çok etkiliyor. Bu da Francis Fukuyama'nın "Tarihin sonu ve son insan"da söylediği gibi bu modern Neandertal'i ilerleme denen belaya itiyor. Fıstık gibi arabası varken bir üst modele kafayı takıyor. Güzelim karısını görmeyip başkalarının karısına sulanıyor. Durmadan ev alıyor. Efendi olabileceğini düşünerek ömür tüketiyor. Başarı hikayeleri gözlerimizi kamaştırır ama dünya bir başarısızlık çöplüğüdür aslında. John Steinbeck Amerika'da sosyalizmin kök salmamasını, yoksulların kendilerini proletarya olarak değil, geçici olarak güç duruma düşmüş milyonerler olarak görmelerine bağlar.

Atahualpa'nın altınlarıyla başlayan Sanayi Devrimi'yle bugünlere kadar geldik. Bugün çok az insan dünyanın geleceğini sorguluyor. Eğer buna önem vermezsek, bütün anti-ütopyalar gerçek olacak. Torunlarımızın yaşayacağı dünya şaka gibi bir yer olmaya aday. İnsan denen modern zibidi, bir adet hadi olmadı en fazla iki çocuk yapma, israf etmeme ve çevreyi koruma gibi son derece basit bir kuralı neden yerine getiremiyor?

Getiremez, çünkü bu "gelecek yiyici" doymak nedir bilmiyor.




Hiç yorum yok: