7 Mart 2010 Pazar

Kedi sevmek ve demokrat olmak arasındaki ilişki


Dur dediğinde durmayan, gel dediğinde gelmeyen, sev dediğinde sevmeyen bu yarı-tanrı varlıkları sevenleri yıllardır ayrı takip ederim. Bu insanlar sadece hayvanlar aleminin özel bir canlısını sevme özelliğine değil, aynı zamanda canlı varlıkların kişilik özelliklerine saygı duyma gibi fıtrata da sahiptirler. Bu durum açık söylemek gerekirse köpek severlerle kedi severler arasında açık bir farklılığa işaret etmektedir. Sadece köpek sevip, kedilerden imtina edenlerin "ben öğrenmem, öğretirimci" olduklarını gördüm zaman içinde. Tabii her zaman olduğu gibi yine genellemeden bazı istisnaları ayrı tutmak gerekir.

Evet! Kendi koltuğunu ev sahibine kaptırmayan ve hatta bu evin sahibi benim diyen bu muazzam yaratıklara saygı duyuyorum. 3 kedim var: Coco, Boz ve Melek. Coco öldü ama hala 3 kedimden biridir. Üçü de başına buyruk ama kalbimdeki yerler değişmez. Animalist bir tavırla Rahşan'laşma eğilimi gösterip insanları ikinci sınıf tutmamak gerek ama benim için hayvanlar da ikinci sınıf değildir. Belki miras hakları olamayacak, belki dünyanın kaderini onlar belirleyemeyecek ama benim için ikinci sınıf da olmayacaklar.

Kızım İdil de hayvanları sevecek. İllaki frizbi attığında yakalayanları değil, hepsini sevecek ve yaşamlarına da saygı duyacak.

Yandaki resim hem benim, hem kedilerin, hem de tüm hayvanların biricik arkadaşı Efsun Güneş'in. Efsun onları o kadar çok seviyor ki, en mahzun ve mazlum haliyle çizdiği bir kedi bile çok karizmatik:)

Hiç yorum yok: