17 Mart 2009 Salı

İlk kitabım, ilk göz ağrım: Kentlerin Kraliçesi

Kentlerin Kraliçesi'ni 7 yılda yazdım. Tembellikten değil, belki bir satırıyla günlerce yaşadığım içindir... İstanbul'da iki ayrı zamanda geçen aynı aşkın öyküsü o. Öyküdeki sevgililer birbirlerini nasıl sevdilerse, ben de Kentlerin Kraliçesi'ni öyle sevdim. Yazdıktan sonra Patmos Adası'na defalarca gidip okudum onu. Ama tahsih var mı diye değil, gerçekten başka birinin romanı gibi okudum.

Kentlerin Kraliçesi'nde İstanbul’a aşık Yunanlı Katina ile tarih tutkunu Bedri’nin yolları, gizemli bir elyazması sayesinde 1955 yılının İstanbul’unda kesişir. Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan gerginlikler 6-7 Eylül olaylarını beraberinde getirirken, Katina ve Bedri, bu elyazmasıyla geçmişe uzanırlar. Yazılar 1453 yılının İstanbul’unda yaşamış bir Türk kızına, Esma’ya aittir. Esma elyazmasında, kuşatma sırasında Türklere karşı savaşan Yüzbaşı Aleksios’a olan aşkını ve fetih sırasında, doğup büyüdüğü şehri kendi milletine karşı savunmasını anlatır. Sayfalar ve olaylar ilerledikçe, Katina ve Bedri, geçmişten kopup gelen bir aşkı yeniden yaşadıklarının farkına varırlar. Bu çalkantılı dönemlerde yaşanan iki zamanlı aşkın asıl şahidi ise “Kentlerin Kraliçesi”dir: Aşkın hiçbir zaman kaybolmadığı en büyülü şehir, İstanbul.

7 yorum:

Figen dedi ki...

Gerçekten çok etkilendiğim ve heyecanla okuduğum bir kitaptı! Elinize sağlık. Enfes bir hikayeydi, bence herkes okumalı...

Hikayenin kaynağını merak ediyorum? Nereden aklınıza geldi böyle bir hikaye? Gerçeklik payı var mıydı? Aydınlatırsanız, mutlu olurum...

Hakan Senbir dedi ki...

Figen Hanım merhaba.

Nasıl oldu atladım farkında değilim. Uzun bir zaman sonra gördüm yorumunuzu. Gecikerek cevap verdiğim için özür dilerim.

Aslında çıkış noktası, çocukluğum. Büyükada'da doğdum ve orada büyüdüm. Dolayısı ile Rum arkadaşım oldu. Onların yaşadığı duyguları biliyorum.

Ama kitabı asıl yazma nedenim, milliyet değil vatandaşlık kavramına olan inancım. Bu düşüncem beraberinde şu soruyu getirdi: 1453'de bu şehirde yaşayan ve Bizans vatandaşı olan bir Türk olsaydım, kenti savunur muydum?

Ben veremedim cevabı, bir roman kahramanına verdirdim:) Üstelik kadınlar daha cesur olduğu için bir kadına verdirdim bu cevabı.

Biraz korkakça ama edebiyatın yaratıcı gücüne sığınarak... Hepsi bu.

Kitabımla ilgili yazdıklarınız çok etkileyici. Gerçekten çok teşekkür ederim.

Sevgilerimle,

Hakan

rnyildiz dedi ki...

Hakan Bey kitabınız gerçekten çok güzel...Arkadaşlarımla okuduğumuz kitapları paylaşmak için açtığım blogumda sizin kitabınızı kendimce anlatmaya çalıştım. Herkese ilk önerdiğim kitaplardan biri oluverdi bir anda ve blogda yazımı okuyan arkadaşlarım sizin blogunuzu bulup gönderdiler bana, bende bunu sizinle paylaşmak istedim.Umarım bir sakıncası yoktur sizin için.
Başarılı çalışmalarınızın devamını içtenlikle diliyor ve bekliyoruz

Hakan Senbir dedi ki...

Rica ederim bir sakıncası olur mu hiç. Ben teşekkür ederim. Bu arada bloğunuzun bilgilerini alabilir miyim?

rnyildiz dedi ki...

teşekkür ediyorum. Henüz çok çok genç olan blogumun adresi:
http://gizlidenbirdeyis.blogspot.com/

Adsız dedi ki...

Efendim kitabinizi simdi bir sahafci'da sans eseri bulup almis bulunmaktayim. Inşallah Selim ileri'nin Cehennem Kralicesi gibi degildir :) ismi bende onu anlamsatti diye aldim :) Sizden daha once haberim yoktu, basarili bir insan izlenimi uyandirdiniz -basari ne demekse artik-. Neyse konusmaya baslayinca susmam. En en iyisi ben romanizi okumaya baslarim. Esenlik dilerim.

mustafa çar dedi ki...

Hakan bey,

kitabınızı 2010da 2013te ve son olarak 2016 tarihinde 3 kez okudum ve üç okuyuşumda da ayrı ayrı heyecanlandım. ellerinize sağlık

merak ettiğim bir konu var roman gerçek hayattan mı alıntı